Tutarsızlığın, savrulmanın, milletten kopuk, dünyadan habersiz, ilkesiz ve kıblesiz siyasetin zirve noktası olan CHP, bugüne kadar bütün söylediklerini bir defa daha yalayıp yutarak, evlere şenlik bir ittifak kurdu ve bir Cumhurbaşkanı adayı buldu.
GELDİ VE BAKTIK
Sayın Kılıçdaroğlu, çaresizlik içinde çırpınıp millete bilmece çözdürürken, ekonomi bilen, hayatı başarılarla dolu, devleti tanıyan bir adayları olduğunu anlatıyordu. Yaptığı tanıma uygun isim aranırken hiç kimsenin aklına Muharrem İnce gelmemişti, çünkü bu tanımla örtüşen hiçbir tarafı yok. Ekonominin yanından geçmemiş, devletle ilişkisi okullarla sınırlı kalmış, hayattaki başarısı dershanede bitmiş birinden söz ediyoruz. Zaten Kılıçdaroğlu'da öyle gördüğü için olmalı ki, kendisini "gel bakalım buraya" diye takdim etti. Oraya geldi ve baktık. Şov kısmında bir sorun yok, ama bu ülkeni sorunu rozet değil. Ezberlenmiş birkaç süslü laf ve biraz da polemik bindirilmiş kıtaları coşturabilir, ancak terörden ekonomiye, dış politikadan işsizliğe çözüm bekleyen sorunların derdine çare değil. Hangi bilgi, hangi birikim, hangi program, hangi alt yapı, hangi kadro ile bu kadar sorunun üstesinden geleceksiniz?
CHP'NİN AYIBI
CHP'nin ülkeyi yönetmek için değil, kendi iç çekişmelerine yeni boyutlar eklemek için bir aday bulduğu anlaşılıyor. Muharrem İnce'nin artık müzmin hale gelen Genel Başkanlık adaylığına bir set çekilmek istenmiştir. Bu set yeterli olur mu, yoksa yıkılır mı kendi meseleleri. Ancak, Cumhurbaşkanı adaylığı ciddi bir iştir ve biz meselenin bu tarafındayız. Ömrünü güdük sol ideolojinin çıkmazlarında tüketmiş, dünyaya bu gözlükle baktığı için de milli ve yerli olan her şeye düşman kesilmiş birinin Cumhurbaşkanlığına aday dahi olması her şeyden önce CHP'nin ayıbıdır. Koskoca CHP'nin içinde hiç mi kimse kalmadı? CHP kimliğini kendine nasıl yakıştırdığını izah edebilecek bir formül bulduysa hiç olmazsa İlhan Kesici'yi çıkarsaydınız da, bir seviye tuttursaydınız.
BU SALDIRI NİYE?
İnce'nin bu işe çok ince geleceği muhakkaktır. Nitekim, daha ilk ağzını açışında haddini çok aşmış ve doğrudan MHP'ye ve sayın Devlet Bahçeli'ye saldırmıştır. Bu saldırı ile nereye ve kime mesaj vermeye çabaladığını anlıyoruz, ancak daha ilk günden duvara toslamıştır. Politik çapsızlık ve yetersizliğini biz zaten biliyorduk, da hiç olmazsa millete karşı bir süre saklayabilseydi kendisi için de, proje sahipleri bakımından da daha isabetli olurdu. Kimsenin bir şey yapmasına, söylemesine gerek kalmadan İnce'nin seçim gününe kadar kendini ince ince oyup bitireceği anlaşılıyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun niye aday olmayıp İnce bir yol izlediğinin sırrı da zannediyorum burada yatıyor. Ancak, bu formül hizbin, kargaşanın, çıkmazın, siyasi bunalımın, olağandışılığın kitabını yazmış olan CHP'de bir işe yarar mı, hep birlikte bekleyip göreceğiz.
SİRKATİN SÖYLEDİLER
Oluşturdukları ittifak ayrı bir tiyatrodur. Neresinden başlayıp, hangi birini anlatalım? Daha düne kadar Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemin reddedip ittifak düzenlemesine, "baraj korkusu" kulpu takan, Cumhur ittifakını koltuk ve menfaat ortaklığı ilan eden bunlar değil miydi? Merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin söylermiş. Her zaman olduğu gibi meğer kendilerini anlatıyorlarmış. Pişkin pişkin Cumhurbaşkanı seçilmeleri durumunda ülkeyi nasıl idare edeceklerini ittifak kurmakla barajı sıfıra indirip nasıl büyük bir iş başardıklarını anlatıyorlar, ama arkalarına dönüp baktıklarında birinin söylediğini diğeri yalanlıyor, birinin yaptığını öbürü bozuyor. Sayın Bahçeli, bunları daha en başında "curcuna ittifakı" diyerek ne güzel anlatmış. Türk Dil Kurumu bundan sonra "Curcuna"nın kelime anlamını bu 5 benzemez ittifakı olarak değiştirmelidir.
ASIL ORTAK HDP
Nereden gelip nereye gittiği, kime ve neye hizmet ettiği malum olan İP'i bir kenara bırakıyoruz. Milliyetçilik nutukları ile yola çıkıp, Pensilvanya rüzgarı ile CHP'nin arka bahçesine dönüşmenin hesabını her durumda millet soracaktır. SP'nin ve DP'nin geçmişlerini, asıllarını, varlık sebeplerini inkar edip CHP'ye yamanmaları ayrı bir siyaset vahametidir ve acı ve kötü bir örnek olarak siyaset tarihindeki yerini alacak, Üniversitelerde ders olarak okutulacaktır. Her ne kadar dışarıda tutmuş gibi görünseler de, gizli ortaklardan, hatta bu curcunanın elebaşlarından birinin de HDP olduğu asla unutulmamalıdır. Bütün hesapları HDP üzerine kuruludur. Bunları bu sicilleri ile bir araya getiren nedir? Nasıl bir üst akılla karşı karşıya olduğumuzu, neyin peşinde koştuklarını varın siz hesap edin. Sıfır ihtimal olsa da, bir an için bunların başarılı olduklarını ve sonuç aldıklarını düşünün. Buradan bir hükümet çıkacak, bir yasama organı oluşacak ve İP'i HDP'si, CHP'si SP'si ülkeyi hep birlikte idare edecekler, öyle mi? Hem de etrafı kuşatılmış, ciddi ve ağır bir beka sorunuyla karşı karşıya kalmış Türkiye'yi? Hala anlamayan varsa, bu soruyu bir defa kendine sorsun ve vicdanında cevap arasın. Makul bir cevap bulabiliyorsa, bizim söyleyecek bir şeyimiz kalmamıştır.
Asıl trajikomik olan kendilerine buldukları isimdir. "Millet ittifakı" kurmuşlarmış. Belli ki, Cumhur'a çok özenmişler. HDP ve CHP milleti nasıl hazmeder kestiremiyorum, ama milletin bunlarla hiçbir ortak yanının olmadığını çok iyi biliyorum.