What's new

Turkish Politics & Internal Affairs

Do you agree with what I wrote?

  • I agree

    Votes: 5 38.5%
  • I agree but,....

    Votes: 1 7.7%
  • I don't agree

    Votes: 2 15.4%
  • Don't care

    Votes: 5 38.5%

  • Total voters
    13
  • Poll closed .

yilmaz-ozdil-adam.jpg


''
Yılmaz Özdil’in son kitabı Adam çıktı


Usta kalem Yılmaz Özdil yeni kitabını işte bu sözlerle anlattı;

“Diyebilirsiniz ki…
Kadının karşılığı erkek değil mi?
Bence değil.

Çünkü, her kadın kadın ama…
Her erkek adam değil.

Herifleri yazmamayı tercih ettim!

Elbette memleketin tüm adamlarını sıralayıp, bir kitaba sığdırabilmek imkânsızdır…

Peki nedir?

Farklı zamanlarda, farklı ortamlarda yaşayan, hatta birbirleriyle hiç tanışmamalarına rağmen,
ortak zihniyetin, ortak karakterin, ortak paydasıdır Adam.

Yıkılsın diye karşıdevrim kazmalarıyla kolonlarına kolonlarına vurulan Türkiye, bugün hâlâ ayakta duruyorsa… İşte bu adamların ortak karakteri, ortak zihniyetinin sırtında duruyor…”
''

http://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/yilmaz-ozdilin-son-kitabi-adam-cikti-1456512/

The last book of well-known columnist/writer is on sale! The name of the book is Adam/The Man.

He talks about the Man, and explains there is many ''men'' but only some deserve to be called ''the Man''.
 
.
TUESDAY, 18 OCTOBER 2016 23:30





Turkey's external assets in the first eight months of 2016 rose 7.6 percent compared to the end of last year to reach $226 billion, according to Turkish Central Bank data Tuesday.

Liabilities also increased 4.1 percent to reach $614.4 billion over the same period.

The net international investment position or NIIP – the gap between Turkey’s assets abroad and liabilities – came close to minus $388.5 billion in August while it was minus $380 billion at the end of 2015.

NIPP is the value of overseas assets owned by a nation, minus the value of domestic assets owned by foreigners, including overseas assets and liabilities held by a nation’s government, the private sector, and its citizens.

The IIP figures revealed that the reserve assets, a sub-item under assets, reached $123 billion at the end of August showing an increase of 11.2 percent compared to the end of last year, while other investments were recorded at $64.4 billion, which is 2.5 percent higher than the figure at the end of 2015.

Currency and deposits of banks, a sub-item of other investments, were recorded at $25.9 billion indicating an increase of 11.4 percent over the end of last year.

On the liabilities side, direct investment at the end of August slightly decreased by 0.8 percent to $147.1 billion compared to the end of 2015 "due to changes in the market value and foreign exchange rates" according to the Central Bank.

The CBRT reported that total external loan stock of the banks was $90.8 billion as of August 2016, indicating a decrease of 2.1 percent compared to the end of 2015 while the other business sectors' total external loan stock reached $108.3 billion with an increase of 9.8 percent.

Turkey’s national income was close to $721 billion in 2015, and the country's debts were 34 percent of the national income.
 
.
WEDNESDAY, 19 OCTOBER 2016 11:00




Turkey's economy will grow by over 3 percent despite the negative effects of recent events at home and abroad, Deputy Prime Minister Mehmet Simsek said Tuesday as he invited international investors to invest in the country.

In remarks made during his meeting ruling Justice and Development (AK) Party members in Turkey's southeastern Gaziantep province, Simsek said: "Investors should not focus on the daily ups and downs. These are transient issues. If the country's fundamentals are solid, then even hurricanes cannot damage it permanently."

He praised the citizens' support for the government. "With your support, Turkey will survive all crises. In the race for civilization and development race, Turkey will be strongly on its way," he added.

Simsek pointed out the balance in the country’s budget. "No matter how you look at it, Turkey's economy has shown good performance.

"Turkey's economy grew by 4 percent last year. Developing economies could not grow even by 2 percent, while Turkey achieved more than two times their growth."

About his expectations for the end of this year, he said the country's economy would grow by over 3 percent despite the negative effects of recent events, both domestically and internationally.

"We are striving to protect our country's interests despite the ring of fire around us. Of course, there are some issues, but we have a strong, hardworking government to solve these problems. We have a very well designed route map as well," Simsek said.

In his speech at the opening ceremony of 21st World Investment Conference in Istanbul Friday, the deputy premier also told foreign investors to “not let short-term or daily fluctuations frighten you.

"They [investors] should look at the fundamentals, demographic structure, reform process [in a country]. We can manage the daily issues. Beyond these temporary issues, emerging markets will await investment opportunities."
 
.
Benim aklım şunu almıyor. Senelerdir on binlerce insan FETÖ'nün ne kadar iğrenç bir örgüt olduğunu anlatmaya çalışırken bunun için büyük diyetler ödedi. Hapis yatanlar, kariyeri bitenler, intihar edenler onlarca vaka gördük. O zamanlar hükümet ve medyası için FETÖ hakkında kötü konuşmak bir tabuydu. Hani bırakın tarafsız kalmayı, can siperane FETÖ'yü koruyorlardı. Kimse laf söyleyemiyordu.

Şimdi tam tersine, FETÖ bir numaralı düşman oldu. Hükümet Allah affetsin yanılmışız dedi.

Hadi biz tebayız. Bu benim istediğim zaman seveceksin, ben istemediğim zaman kin nefret kusacaksın lafları zaten bizim hak ettiğimiz muammeleler. Bizim gibi kendi karar veremeyen ite köpeğe böyle muameleyi reva görürler.

Peki ya yurtdışı bağlantıları ne olacak? Senelerce bu hükümet bütün Dünya'da FETÖ^'ye referans oldu. Bu devletin ismini kullanarak, bu devletin itibarını kullanarak okullar açtırdı. Çoğu izin veren ülke FETÖ'ye değil Türkiye'ye izin verdiğini düşünerek bu okulları açtırdı.

Şimdi adamlar diyor siz düne kadar bunlara okullar açtırmamız, rahat iş yapmalarını desteklememiz için diplomatik seferberlik ilan etmiştiniz. Şimdi bizden kapatmamızı istiyorsunuz. Türkiye'de zaten sözmüş, referansmış bunların bir önemi olmaz. Bizim gibi toplumlarda referansta, sözde kolay verilir. Fakat Türkiye dışı pek böyle değil. Adamlar diyor ki ben senin referansınla izin verdim, şimdi terörist diyorsun. Bu ne biçim iş?

İçeride sıkıntı olmaz dediğim gibi. Bizim halk olarak (kendimi ayırmadan söylüyorum) hak ettiğimiz muamele bu. Daha kötüsü bile olabilirde Allah'a şükür insaflılar veya henüz akıl edemediler başımızdakiler.

Ama dışarıda da bu devletin referansının ve sözünün iki paralık değeri kalmaz. Yazık olanda ona olur, çünkü o güvenilmez ülke damgası yemenin imajını senelerce silemeyiz üzerimizden.
 
.
Ama dışarıda da bu devletin referansının ve sözünün iki paralık değeri kalmaz.
Kalmazmi,ne varda ne kalsin?
Benim aklım şunu almıyor. Senelerdir on binlerce insan FETÖ'nün ne kadar iğrenç bir örgüt olduğunu anlatmaya çalışırken bunun için büyük diyetler ödedi. Hapis yatanlar, kariyeri bitenler, intihar edenler onlarca vaka gördük. O zamanlar hükümet ve medyası için FETÖ hakkında kötü konuşmak bir tabuydu. Hani bırakın tarafsız kalmayı, can siperane FETÖ'yü koruyorlardı. Kimse laf söyleyemiyordu.

Şimdi tam tersine, FETÖ bir numaralı düşman oldu. Hükümet Allah affetsin yanılmışız dedi.

Hadi biz tebayız. Bu benim istediğim zaman seveceksin, ben istemediğim zaman kin nefret kusacaksın lafları zaten bizim hak ettiğimiz muammeleler. Bizim gibi kendi karar veremeyen ite köpeğe böyle muameleyi reva görürler.

Peki ya yurtdışı bağlantıları ne olacak? Senelerce bu hükümet bütün Dünya'da FETÖ^'ye referans oldu. Bu devletin ismini kullanarak, bu devletin itibarını kullanarak okullar açtırdı. Çoğu izin veren ülke FETÖ'ye değil Türkiye'ye izin verdiğini düşünerek bu okulları açtırdı.

Şimdi adamlar diyor siz düne kadar bunlara okullar açtırmamız, rahat iş yapmalarını desteklememiz için diplomatik seferberlik ilan etmiştiniz. Şimdi bizden kapatmamızı istiyorsunuz. Türkiye'de zaten sözmüş, referansmış bunların bir önemi olmaz. Bizim gibi toplumlarda referansta, sözde kolay verilir. Fakat Türkiye dışı pek böyle değil. Adamlar diyor ki ben senin referansınla izin verdim, şimdi terörist diyorsun. Bu ne biçim iş?

İçeride sıkıntı olmaz dediğim gibi. Bizim halk olarak (kendimi ayırmadan söylüyorum) hak ettiğimiz muamele bu. Daha kötüsü bile olabilirde Allah'a şükür insaflılar veya henüz akıl edemediler başımızdakiler.

Ama dışarıda da bu devletin referansının ve sözünün iki paralık değeri kalmaz. Yazık olanda ona olur, çünkü o güvenilmez ülke damgası yemenin imajını senelerce silemeyiz üzerimizden.
Bunda anlamayacak ne var,Erdogan bu yola Gulen sayesinde ve onun liderliginde cikti,guclendi Gulene rest cekti,kazanan Erdogan oldu ve kazanan her zaman haklidir,yenilen kayip eder.
''Two sides of a coin''.
.
 
.
Benim aklım şunu almıyor. Senelerdir on binlerce insan FETÖ'nün ne kadar iğrenç bir örgüt olduğunu anlatmaya çalışırken bunun için büyük diyetler ödedi. Hapis yatanlar, kariyeri bitenler, intihar edenler onlarca vaka gördük. O zamanlar hükümet ve medyası için FETÖ hakkında kötü konuşmak bir tabuydu. Hani bırakın tarafsız kalmayı, can siperane FETÖ'yü koruyorlardı. Kimse laf söyleyemiyordu.

Şimdi tam tersine, FETÖ bir numaralı düşman oldu. Hükümet Allah affetsin yanılmışız dedi.

Hadi biz tebayız. Bu benim istediğim zaman seveceksin, ben istemediğim zaman kin nefret kusacaksın lafları zaten bizim hak ettiğimiz muammeleler. Bizim gibi kendi karar veremeyen ite köpeğe böyle muameleyi reva görürler.

Peki ya yurtdışı bağlantıları ne olacak? Senelerce bu hükümet bütün Dünya'da FETÖ^'ye referans oldu. Bu devletin ismini kullanarak, bu devletin itibarını kullanarak okullar açtırdı. Çoğu izin veren ülke FETÖ'ye değil Türkiye'ye izin verdiğini düşünerek bu okulları açtırdı.

Şimdi adamlar diyor siz düne kadar bunlara okullar açtırmamız, rahat iş yapmalarını desteklememiz için diplomatik seferberlik ilan etmiştiniz. Şimdi bizden kapatmamızı istiyorsunuz. Türkiye'de zaten sözmüş, referansmış bunların bir önemi olmaz. Bizim gibi toplumlarda referansta, sözde kolay verilir. Fakat Türkiye dışı pek böyle değil. Adamlar diyor ki ben senin referansınla izin verdim, şimdi terörist diyorsun. Bu ne biçim iş?

İçeride sıkıntı olmaz dediğim gibi. Bizim halk olarak (kendimi ayırmadan söylüyorum) hak ettiğimiz muamele bu. Daha kötüsü bile olabilirde Allah'a şükür insaflılar veya henüz akıl edemediler başımızdakiler.

Ama dışarıda da bu devletin referansının ve sözünün iki paralık değeri kalmaz. Yazık olanda ona olur, çünkü o güvenilmez ülke damgası yemenin imajını senelerce silemeyiz üzerimizden.

Almanya'dan bir örnek verebilirim:

FETÖ'nün bütün sponsorlari ayrildi, Erdogan'i diktatör olarak nitelendiren Alman milletvekilleri ve saygideger sahislar bile Gülen'e yakin derneklerden ve örgütlerden ayrildilar. Okullari durmadan ögrenci kaybi yasiyor. Parasizliktan Berlin'deki merkezi konumunda bulunan ve gayet cazibeli olan genel merkezlerinden ayriliyorlar. Camilere giremiyorlar artik. Bu onlarin sonu geldi anlamina gelmez fakat yine de ne kadar büyük bir darbe yediklerini gözler önüne seriyor bence.
 
.
Almanya'dan bir örnek verebilirim:

FETÖ'nün bütün sponsorlari ayrildi, Erdogan'i diktatör olarak nitelendiren Alman milletvekilleri ve saygideger sahislar bile Gülen'e yakin derneklerden ve örgütlerden ayrildilar. Okullari durmadan ögrenci kaybi yasiyor. Parasizliktan Berlin'deki merkezi konumunda bulunan ve gayet cazibeli olan genel merkezlerinden ayriliyorlar. Camilere giremiyorlar artik. Bu onlarin sonu geldi anlamina gelmez fakat yine de ne kadar büyük bir darbe yediklerini gözler önüne seriyor bence.

Yaşıyor musun orada yoksa bizim medyanın anlattıkları üzerinde mi anlatıyorsun bunları?

Bu arada Almanya zaten FETÖ'ye hep mesafeli bir ülke oldu. Zamanında FETÖ hükümet ile çok iyiyken Almanya'da soruşturma üzerine soruşturma açılırdı FETÖ hakkında. Hatta Alman sağcıları Almanya'de İslam misyonerliğine örnek olarak hep FETÖ'yü gösterirlerdi. Hakkında taa 90'lı yıllarda veya 2000'lerin başında yapılmış bir televizyon programı bile hatırlıyorum.

Bu bizim ülkenin daha çok değil 5-6 sene öncesine kadar deli gibi referans olmasını değiştirmiyor tabii. Şimdi birisi sana bir çalışan gönderse kendi referansıyla, sonra arayıp sakın ona güvenme at onu hemen işten hırsız o dese bir daha onun referansına güvenir misin? Daha da incesi hemen işten atar mısın yoksa hırsız olduğuna önce inanıp sonra işten atmak mı istersin? Yani hemen referans verenin sözüyle hareket mi edersin yoksa kendinde kanıt görmek ister misin? E bu işlerin kanıtları kolay toplanamıyor haliyle. Genellikle 2. derece kanıtlar oluyor. Hani imzalı, belgeli darbe veya paralel devlet olmuyor. Türkiye'de az çok her muhalif bu adamın zaten ne kadar tehlikeli onlarca yıldır biliyor. O sebepten bizleri inandırmakta zorluk çekmiyor hükümet. Zaten bir grupta var ki hükümet ne dese inanacak. Onlarda da sıkıntı yok. Ama Belçikalı, Alman veya Amerikalı ne bizim hükümetin ağzından çıkana direk inanır ne de Türkiye'yi hükümet muhalifi kadar yakından takip edip FETÖ'nün ne olduğunu bilir.

Adam diyor kanıt göster dava açalım sana iade edelim. Bizimkilerden cevap neden işimizi yokuşa sürüyorsun oluyor.

Hee şunu unutmamak lazım özellikle ABD bu konularda çok iki yüzlü ve pislik bir ülkedir. Kendisi bekle yargılayacağım der. Sen bu şekilde bir terörist için bekle yargı süreci kanıt vs desen senin ülkeni gelir işgal eder. Ama en başından Türkiye'nin bu toplara girmesi hataydı zaten. Senelerdir hem içeride hem dışarıda FETÖ'nün bu kadar güçlenmesini sağlamak büyük hataydı.

Diyorum ya işte, Allah affetsin hata yapmışız dediğin zaman içeriyi kurtarırsın. Ama dışarısı o kadar kolay kurtulmuyor maalesef.

Kalmazmi,ne varda ne kalsin?

Bunda anlamayacak ne var,Erdogan bu yola Gulen sayesinde ve onun liderliginde cikti,guclendi Gulene rest cekti,kazanan Erdogan oldu ve kazanan her zaman haklidir,yenilen kayip eder.
''Two sides of a coin''.
.

Hayır o öyle olmadı. Doğrusu şöyle oldu : İki tane siyasal islamcı önce Atatürkçülere karşı işbirliği yaptı. Atatürkçüleri devletten temizleyip/sindirene kadar bu işbirliği devam etti. Atatürkçüler devletten temizlendikten sonra ortaklık bitti, birbirlerine düştüler. Sonuçta Erdoğan kazandı, Gülen henüz bir şey kaybetmedi ama Türkiye çok şey kaybetti.

Yoksa iki siyasal İslamcı birbirini yemiş kimin umurunda? Ama bunların kavgası yüzünden Türkiye bitti.
 
.
Hayır o öyle olmadı. Doğrusu şöyle oldu : İki tane siyasal islamcı önce Atatürkçülere karşı işbirliği yaptı. Atatürkçüleri devletten temizleyip/sindirene kadar bu işbirliği devam etti. Atatürkçüler devletten temizlendikten sonra ortaklık bitti, birbirlerine düştüler. Sonuçta Erdoğan kazandı, Gülen henüz bir şey kaybetmedi ama Türkiye çok şey kaybetti.

Yoksa iki siyasal İslamcı birbirini yemiş kimin umurunda? Ama bunların kavgası yüzünden Türkiye bitti.


Since the rules... I would also add some things, The AKP is a project with multiple partners:

AKP: PKK supporters+Religion abusers+Liberals(!)+USA+The EU+Sectarians from the ME+small countries around Turkey like Greece or Armenia.

If Any objection raises about the alliance, i can show proof for each partner in the alliance.
 
.
Funny that all of this multiple partners hate AKP now......

And they not really "partner" :
-PKK......sooner or latter we should have try to negociate with, we have done it, and we learn that was the bigest mistake ever.
-Religion abuser Gulen....we needed them to weaken the kemalist army which dared to make 4 coup d'etat and send the country 20 years backyard every time.
-Liberals....what the problem with liberal ?
-USA and EU....wicht Turkish's govt didn't allied with them ?
-smal country...this was the 0 problem strategie....this which didn't work nox right ?
 
.
516

File Photo

Two years after it was first announced, the Istanbul municipality has moved to implement a monorail system for Turkey's most populated city. A tender is scheduled to be launched on Nov. 14 for the monorail project, planned first for Istanbul's European side.

The monorail is the latest project to address the chronic chaotic traffic problem in the city, which most recently unveiled an undersea tunnel connecting the Asian and European sides of Istanbul.

It remains to be seen whether traffic will be significantly relieved in Istanbul, home to nearly 15 million people, about one fifth of the total population in Turkey. The monorail is promoted as one of the safest, cheapest, fastest-moving and environmentally friendly mass transit projects for the city.

Tentatively called Havaray (air rail), the monorail project will carry 200,000 passengers every day in Istanbul.

According to the municipality's plans, 11 monorail lines will be installed across the city over time. The length of monorail lines will be more than 70 kilometers in total. The monorail line will be integrated with other mass transit vehicles including the metrobus and subway, facilitating travel for Istanbulites across the relatively small but heavily populated city. Traveling time between two stops of the monorail is planned to be two minutes.

The first monorail is planned between the Sefaköy, Halkalı and Başakşehir districts, starting from an area near Atatürk Airport and ending in the suburbs in Başakşehir. The nine-kilometer line will ease traffic on the E-5 route between Beylikdüzü and Bakırköy, suburban and commercial districts respectively, where rush hour traffic often frustrates the city's residents.

The municipality is expected to abolish minibuses following the implementation of the monorail project. The minibus, a common form of public transport in Istanbul and other cities, especially on narrow streets that large buses cannot access, is a potentially fatal threat due to the reckless behavior of the drivers.

The monorail, widely used in Europe, Japan and China, will be able to carry at least 40,000 passengers daily, while larger ones have a capacity of 200,000 passengers. Istanbul, located at the intersection of two continents, suffers from horrible traffic. An average trip between two locations, particularly during rush hours, often takes more than half of the average travel time during trips at times of lesser traffic.

Heavy traffic is attributed to insufficient road infrastructure in the city that is unable to cope with the ever-increasing number of vehicles that continues to grow along with the rising population. Authorities are seeking to decrease traffic congestion by adding more means of mass transit and urging motorists to use motorcycles more instead of single-occupant cars.

The Istanbul municipality also plans to build a new undersea metro service between Kazlıçeşme on the European side and Söğütlüçeşme on the Asian side. The 20-kilometer-long route will be up for a public tender next week. The line will be built near the Marmaray, the city's first underwater mass transit project that opened three years ago
-------------
How do you Istanbulites feel about this?
 
.
483
The Armada LNG Mediterrana floating storage tanker is moored by a jetty near the Delimara power station in Marsaxlokk Harbour, Delimara, Malta, Oct. 10 2016. (EPA Photo)

The floating liquefied natural gas (LNG) terminal off of the Yalova province coast in Turkey's Marmara region is expected to ease the energy supply for the region, which hosts over a quarter of the country's population and industry.

According to an article in Turkish business daily Dünya, a company named Maks Enerji has applied to the Energy Market Regulatory Board (EMRB) to obtain a license to operate a Floating Storage Regasification Unit (FRSU) that will be located on the southern shores of the Gulf of Izmit in the district of Altınova.

The environmental impact assessment report for the facility had previously been obtained for the site, which had been considered a shipyard but was later spared for the FRSU facility.

The LNG, transported to the site with tankers, will be transformed into gas and supplied to the natural gas distribution pipeline of the national pipeline company BOTAŞ located some 250 meters away from the facility.

The annual regasification and supply capacity of the facility is planned to be 6 billion cubic meters, of which 4 billion will be used by BOTAŞ and the rest by private companies.

Turkey currently buys natural gas from three countries through four pipelines. The FRSU facility, located in the Marmara region, which accounts for some 30 percent of Turkey's natural gas consumption, will help to reduce the deficient amount if there is a problem with the supply or distribution.

The amount that could be supplied by the facility is more than 10 percent of Turkey's annual natural gas consumption, currently standing at nearly 50 billion cubic meters. Half of this amount is used by natural gas combined with cycle power plants to produce electricity.

The facility will also allow large industries and natural gas combined with cycle power plants to supply cheaper gas from world markets. The facility is expected to cost between $550-600 million.
 
. .
n_105144_1.jpg




The top executives of Swedish companies have voiced their trust in the Turkish economy despite recent political and economic uncertainties, pledging to keep making investments both in the short-term and in the medium-term, according to a recent poll.

In the survey carried out by the Swedish Trade Council’s Business Sweden in cooperation with the Swedish Embassy, the executives cited Turkey’s high growth path, large customer base, access to skilled workers, infrastructural investments and geographical location as its main advantages. They cited tough competition, political uncertainties and parity fluctuations as the biggest challenges they have faced doing business in Turkey.

The poll was carried out among 122 senior executives from 79 Swedish companies who represent over 400 brands, and which employ more than 23,000 individuals in Turkey, between July 1 and Aug. 15.

Some 85 executives participated to the survey.

The survey showed that 92 percent of the respondents expect growth in their turnover and 87 percent expect “moderate to very high profitability” in the medium term.

Some 89 percent of the companies surveyed have plans to invest within the next three years.


Confidence in Turkish economy

“Turkey as a member state of G-20 is a market that has great potential and certain difficulties. The country had a difficult summer, but the Turkish people and both local and international investors showed their resoluteness and helped the country’s economy recover. The results produced through this survey by Swedish investors, intensely operating in Turkey under some 400 brands, confirm that companies will stay in Turkey and that they have confidence in the Turkish market,” said Therese Hydén, Sweden’s Consul General in Istanbul, in her welcome speech at the launch meeting.

Among the respondents were many companies with a global turnover greater than 1 billion euros such as H&M, IKEA, Volvo, Spotify, Ericsson, Oriflame, and Tetrapak.

Sweden is the first country to conduct such a study and share its results publicly in Turkey, according to Swedish authorities.

The results show that Swedish companies are in Turkey not only to stay, but also to expand their business, stated Swedish Trade Commissioner Erik Friberg.


Most respondents filled out survey after coup attempt

“Some 81 percent of the poll participants answered the questions after the failed July 15 coup attempt,” Friberg said, noting that this reflected considerable optimism among Swedish companies despite Turkey’s turbulent recent political and economic environment.

“Swedish companies have a practical understanding of Turkey and doing business in Turkey. They believe that the market has potential in the short, medium and long term. Although they are sometimes affected by the tough competition in the market, they believe their respective sectors will continue to grow and they plan to expand their business and to make new investments. In that context, the results of the survey are an indicator of their confidence in the potential of the Turkish market,” said Friberg.

Some 95 percent of the respondents expect their respective sectors to grow in the next three years and some 96 percent have plans to either expand or maintain their operations in Turkey in this medium term.

Friberg noted that some 21 percent of respondents have a production facility in Turkey, adding that almost half of these companies plan to make fresh investments in the next three years.

“Some 14 percent of respondents who do not have a facility in Turkey plan to establish one in the next three years,” he added.

“Sweden has a strong “brand” in Turkey and Swedish companies who are planning to either expand or start a new journey in the country have a beneficial position in the Turkish market and should take advantage of that,” Friberg also said.
 
. . .
Back
Top Bottom