Baykar, İHA ve SİHA'lar
İHA ne demek? İnsansız Hava Aracı demek. Yani pilot olmadan havada kalabilen ve sizin istediğiniz görüntüleri çeken hava araçları. Genel olarak uçak gibi uçanlara İHA, helikopter gibi olanlara ise dron (İngilizce drone) deniyor. Bir etkinlik veya operasyonda pilotlu uçuş riskli veya çok zor ise İHA'lar ve dronlar kullanılıyor. Gökyüzünde sizin bir gözünüz gibi düşünün.
Sivil uygulamalardan çok, askeri uygulamalar ile başlamış çalışmalar. Böyle bir uçağın yapımı ilk olarak 1916 yılında Amerika'da gerçekleşmiş. Ama insansız hava araçlarının savaşlarda kullanımı çok daha geriye gider. Balona bomba yerleştirip bir şehre saldırmışlar tarihte.
İHA'lar boyutları, uçuş süresi, gözlem ve silah taşıma kapasitelerine göre sınıflara ayrılıyor. Taktik İHA, mini İHA, büyük İHA gibi sınıfları var.
SİHA ise aynı aracın silahlı versiyonu. İstediğimiz yeri oraya gitmeden vurabileceğiz. Bu teknolojiler dünyada yıllar önce başlamış olmasına rağmen Türkiye'de son 10-12 yılda başladı diyebiliriz. Özellikle bu konuda başarılı olmuş bir hikayeyi kısaca anlatmak istiyorum. Gün olmuyor ki haberlerde İHA'larla teröristler etkisiz hale getirildi haberini duymamış olalım. Çok büyük görevler ifa ediyor. Afrin operasyonunda yoğunlukla kullanıldığını biliyoruz.
Bayraktar kardeşler (Özdemir Abi ve çocukları) bu işe çok uzun zaman önce başlamışlardı.
2006 yılında SSM'nin açtığı bir İHA ihalesi oldu. Bunun için ön aşamada bir prototip gösterimi istediler. Yarışması yapıldı. 76 uçak katıldı. Bu ihaleye ODTÜ üniversite olarak katıldı. Üstelik DPT'ten 2 milyon TL Ar-Ge desteği alarak. Kimin İHAsı kaza yapmadan görevini tamamlarsa o kazanacaktı. Baykar (BAYraktar KARdeşlerin kısaltılmış hali) Makina mini İHA ile bu yarışa katıldı. O yarışmada başarılı tek İHA onlarınki oldu. Ancak projeyi vermemek için ipe un serdiler. Bu işin imza aşamasında, Salih Kapusuz dönemin Savunma Bakanına götürdü Özdemir abiyi. O ise bu işin ne kadar tehlikeli olduğunu, bu işe girmemeleri gerektiğini anlatıyordu. O dönemde algı: Bu işin bir numarası İsrail ve biz ordan almalıydık.
Özdemir abinin oğulları Haluk, Selçuk ve Ahmet küçük yaşlarda İHA maketleriyle büyüdüler, oyunlar oynadılar. Onlar için İHA demek bir manada hayatlarının oyuncağı demek. Zaten bir konuya bu kadar aşık olmazsanız başarı gelmez.
Haluk, ODTÜ Endüstri Mühendisliğini bitirdi.
Selçuk ise Robert Kolejinden mezun oldu ve İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliğini 2002 yılında bitirdi. Sonrasında UPenn üniversitesine master yapmaya gitti. Grasp labında çalıştı ki bu laboratuar robotik çalışmaların yapıldığı bir yer. Grasp'daki Amerikalı hoca Selçuk için böyle bir öğrenci 15 senede bir gelir diye bir referans mektubu yazmıştır. Masterdan sonra MIT'den kabul alıp doktora çalışmalarına başlamıştır. Ancak MIT'deki hocası Prof. Eric Feron Georgia Institute of Technology'e geçince Selçuk da doğal olarak Georgia Tech'e geçmiş oldu. Orda bir master daha bitirdi. Bu arada Türkiye'deki projeler hızlanmıştı, doktorasını bitirmeden Türkiye'ye döndü.
Küçük kardeşleri Ahmet pilot oldu.
Benim Özdemir Abi ve Haluk ile tanışmam 2006 yılına rastlar. Türksat Genel Müdürü Osman Dur o dönemde uydu projelerini takip etmek ve uydu yapmak için bir irade koymuş ve Amerika'dan, Almanya'dan bu konuda ehil insanları toplamaya başlamıştı. Ben doktorayı bitirip döndüğüm gün Osman Beyden bir davet aldım. Daha Türkiye dönüşümün ilk gününde iş teklifi almıştım. O günlerde 20 kadar mühendisi topladık ve Uydu projeleri geliştirmeye başladık. Ancak işler istediğimiz yönde ilerlemedi. Bugün o ekipten Celal Sami Tüfekçi Bey, SSB Başkan Yardımcısı, ben ver yardımcım Mesut Gökten TÜBİTAK Uzay'da, ekibin bir kısmı hala TÜRKSAT'ta, bir kısmı ise TAI ve ASELSAN'da gene aynı sektörde iş başındayız.
Özdemir abi haklarının yendiğinden bahsetmişti. Belki bu bilgiler bir yerde yayınlanmamıştır. Bende kalmasın.
Özdemir abi, bürokrasinin ağırlığından 7 sene cebinden para harcadı, finansal olarak zor durumlara düştü. Evini sattı, finans kaynağı olarak kullandı.
Mini İHA işi uzatılınca Özdemir Abi Şırnak'ta bir yıl kaldı. Helikopter çalışmaya başladı. O sırada Şehit Yarbay Merih Gürova ile tanıştılar. Helikopteri yaptılar. Malazgirt dönerkanatlı bir helikopter. Ancak burda da katakulli oldu ve ürünü kabul etmediler. Proje durduruldu.
Selçuk, 2007 - 2008 gibi memlekete dönmüş oldu. Mini İHA başarısından sonra Baykar'ı TB2'nin ilk hali için davet ettiler. Vestel ile yarıştılar. TB2 ihalesi 3-4 yıl uzatıldı. 2009 yılında yarışmada Baykar birinci geldi. İhaleyi kazanan olmalarına rağmen proje onlarla imzalanmadı. Askerler ve bürokratların oyunu burda da devam etti. Kaybeden firmayla ihale imzalandı.
Bu zorlukları görünce Özdemir abinin morali bozulmuş ve taa Şırnak'tan bir teğmen arayıp teselli etmiştir. Ben bu hikayeleri zaman zaman Fransa'dan Türkiye'ye geldiğimde Özdemir abinin kendisinden dinledim. Birinci elden.
Bugün TB2 çok başarılı oldu. Savunmada Türkiye'ye sınıf atlatmıştır. Toplam 55.000 saatten fazla uçuş yaptı.
Hani diyorlar ya, Türkiye'de ortam yok, istikrarsız, gelemeyiz. Şimdi Amerika'daki arkadaşlara memlekete dönün dediğimde bulunmaz hint kumaşı moduna giriyorlar. Çok kıymetliyiz biz, bize biraz yalvarman lazım. Kusura bakmayın ama ekonomi düzeldikten, teknolojiyi geliştirdikten sonra size ihtiyaç kalmayacak.
Geçen sene fabrikayı gezmiş ve bazı operasyon videolarını izlemiştim. O kadar başarılı ki anlatamam. Sonra biri çıkıyor, bunlar çobandı diyor. 3000 metreye doçka kurmuş, terörist kıyafeti içindeki kişi o yükseklikte keçi mi otlatıyor?
Haluk, Selçuk ve Ahmet bu işle de yetinmediler, T3 vakfını kurdular ve kısa sürede fark yaratan projelere imza atmaya başladılar. Bu işten beş kuruş para beklentileri olmadığı gibi kendi ceplerinden epey bir miktarı da harcıyorlar. Ne için? Memleket için. Allah razı olsun.
Kısa da olsa bu hikayeyi yazmak istedim.
Selamlar.