Konu Fesli ruh hastası Kadir'e gelmiş,herif istediği kişiye istediği hakareti iftirayı atabilmek için deli raporu alıyor...
Kendisi tarihi olayları bilinçli olarak değiştirmekle ünlü,bir kaynak alıyor o kaynaktaki bilgileri çarpıtıp değiştiriyor,sonra da ben kaynaksız-belgesiz konuşmam diyor.Buna Fesliye inanlarda cahilin önde gideni olduğu için aldığı kaynağa açıp bakma isteği duymuyor...
Buyrun bir örnek yalanlarına,
Anafartalar ve Conkbayırı savaşlarının aslı ne imiş?
K.Mısıroğlu:
"...Bununla beraber yine de her iki taraf da çok büyük kayıplara uğramışlardır,işte tam bu esnadadır ki ingiliz donanması, kendi kuvvetlerini topa tutmuş ve onların ricatlerine (geri çekilmelerine) sebep olmuştur. İşte bugüne kadar anlatıla anlatıla bitirilemeyen Anafartalar Kahramanlığı'nın iç yüzü kısaca bundan ibarettir." (Lozan, 1.C., s. 164)
Anafartalar ve Conkbayırı savaşları, zaman ve yer bakımından, iki ayrı savaş.'İngiliz donanmasının kendi kuvvetlerini topa tutması1 (?) diye anılan olay da Anafartalar'da değil, bilindiği gibi Conkbayırı kesiminde olmuştur, Anafartalar kesimi ve muharebesiyle hiçbir ilgisi yok! Kaldı ki 6 mermi olayı da 9 Ağustos'ta geçer; M.Kemal'in yönettiği Conkbayırı taarruzu ise 10 Ağustos'ta yapılacaktır! İnsanın i
çinden, "Edep yahu!" diye haykırmak geliyor! Ve K.Mısıroğlu, Arıburnu, 1. ve 2. Anafartalar ve Conkbayırı muharebelerini, birbirlerinden ayırmadan, sanki hepsi bir yerde ve aynı zamanda yapılmış tek bir muharebeymiş gibi şöyle özetliyor:
"Temmuzda (!) İngilizler, taze kuvvet getirerek 9. ve 19. Tümenlerin cephesinde yeniden taarruza geçtiler (!). Taarruz muvaffakiyetle neticelendi (!) ve Alman
generali (!) Kannengiesser yaralandı. Şiddetli topçu ateşiyle Türk kıtaları çekiliyor (!), Çanakkale'ye hakim bütün tepeler boşalıyordu (!). Birdenbire topçu ateşi kesildi. İngiliz kıtaları (!) süngü nizamında ilerliyorlardı.Sarıbayır'ı (!) işgal ettiler. Birkaç adım daha atabilseler (!), Boğaz sahiline inmiş bulunacaklardı. Bu arada, tarihte ender rastlanan bir hata ile İngilizler, donanmalarından kendi bataryalarına ateş açtılar. Birçokları yaralandı ve kalanlar da mütereddit bir surette kaçmaya başladılar.195 İşte o zaman Türkler,eski mevzilerini yeniden işgal edebildiler (!)." (Lozan, 1.C., s. 159 vd.) 2 alaylı 4.Tümen (ordu emri ile), 2 alaylı S.Tümen ile 28. ve 41.Alaylar (Esat Paşanın isteği üzerine).195) Mısıroğlu, cümlenin ortasında, 'mütereddit' kelimesinden hemen sonra, dip not işareti vererek, Dagobert von Mikusch'un La Resurrection d'un Peuple adıyla Fransızcaya çevrilen kitabının 104. sayfasına gönderme yapıyor. (Lozan, 1.C.,s.119) Söz konusu sayfada Çanakkale Savaşı ile ilgili herhangi bir bilgi yok. Hatırlayacaksınız, GRYT Ansiklopedisi de, bir başka konu için 6 Ağustostan 21 Ağustosa kadar süren bu çok kanlı ve kapsamlı muharebeleri, '9.ve 19.Tümenlerin cephesine yapılmış bir taarruz ve donanmanın yanlış ateşi
sonucu, Türklerin eski mevzilerini yeniden işgal etmesi1 diye özetlemek için Çanakkale Savaşı hakkında açılmış özel ve yoğun bir bilgisizlik kursundan geçmiş olmak gerekir.196 Yanlışları işaretledim ama özeti atlamış olanlar için birkaç kısa açıklama yapmak istiyorum.
(1) İngiliz taarruzu, Temmuz'da değil, 6 AğusTosta başlar.
(2) 6 Ağustos'ta 9.Tümen, bilindiği gibi birinci hatta değil, kuzey ile güney kesimleri arasında, savaş alanı dışındadır; onun
cephesine bir taarruz olmamıştır.
(3) "Şiddetli topçu ateşiyle Türk kıtaları çekiliyor, Çanakkale'ye hakim b
Ütün tepeler boşalıyordu" ifadesi de anıtsal bir yanlış. Bu taarruzun geliştiği ve yöneldiği kesimlerde, öyle kıtalar filan değil, sadece Yarbay VVilImer müfrezesinin bazı küçük birliklerinin bulunduğunu görmüştük. Ayrıca, Çanakkale'ye hakim tepelerde zaten hiç kimse yoktu ki boşaltıldığından söz
edilebilsin. (3.Kitap, savaşın evrelerini gösteren 38-43. krokiler; Mısıroğlu önünde, bir karayolları haritası bile bulun-dursaydı, gerçeği az çok kavrar, bunları yazmaktan kaçınırdı.)
(4) Mısıroğlu, "Birdenbire topçu ateşi kesildi. İngiliz kıtaları süngü nizamında ilerliyorlardı..." diyor. Yani sportmen düşman, o uzun ve engebeli yolu, taarruza kalktığı gün, ışık
hızıyla aşıp Sarıbayır'a ulaşmış: "...Sarıbayır'ı işgal ettiler." Anlaşılan hazret, Sarıbayır'ı, adına bakarak, bir tepenin bayırı sanıyor. Oysa Sarıbayır, tepeler, vadiler, sırtlar, boyunlar, uçurumlar, geçitler, dere yataklarından oluşan 100 km. kare genişliğinde koskoca bir kütle; işgal edilse, savaş biterdi. Mısıroğlu'nun İngiliz kıtaları diye şişirerek anlattığı kuvvet de, Binbaşı Allan-son'un taburu. Allanson'un ele geçirdiği yer de, hoşgörünüze sığınarak tekrar ediyorum, ne Corikbayırı'dır, ne de koca Sarıbayır! Kocaçimen ile Conkbayırı arasında bulunan, iki zirveli Besim Tepe'nin güney zirvesi. (R.R.James, Gelibolu Harekâtı, s.400; A.Moorehead, Çanakkale Geçilmez, s.376; C.Gonk, s.30)
(5) Mısıroğlu'na kalırsa, tepeleri boşaltan Türk kıtalarından hiçbiri, bir yerde durup da savunmaya geçmeyi göze alamamış. O sıra Gelibolu'da 15 Türk tümeni var ama anlaşılan, o gün tatildelermiş ki kıllarını bile kıpırdatmamışlar. Böylece bir İngiliz taburu, o koca Sarıbayır'ı hızla ve
kolayca işgal edivermiş. Ee, sonra ne olmuş? yine bu sayfaya gönderme yapmıştı, ikisi de, var olmayan bir hesabı karşılık göstererek, çek yazıyorlar! Dagobert von Mikusch'un kitabının Türkçesi, Gazi Mustafa Kemal adıyla yayımlanmıştır.
Birkaç adım daha alabilseler, Boğaz sahiline inmiş bulunacaklardı..."197 Eyvah, Çanakkale destanı, neredeyse sona ermek üzere. Fakat...
"...Bu arada, tarihte ender rastlanan bir hata ile İngilizler, donanmalarından kendi bataryalarına ateş açtılar.198 Birçokları yaralandı ve kalanlar da mütereddit bir surette kaçmaya başladılar." Hayret! Donanma bataryalara ateş açmışsa, ilerdeki piyadelere ne, yürüyüp sahile inseler ya, Türkleri bitirmek üzereler, neden birkaç uzun İngiliz adımı daha atmıyorlar? Atamıyorlar, çünkü bataryaların üstüne düşen altı mermi, nasıl oluyorsa, üç-beş kilometre ilerde yürüyen hassas piyadeleri de yaralıyor, kalanlar da mütereddit (tereddütlü) bir surette geri kaçıyorlar. Allah Allah! Bu tereddütün sebebi ne ola ki? Belki şu iki olasılık arasında tereddüt geçirmişlerdir: Yol açık, öyleyse sahile inip Boğaz kıyısında temiz hava mı almalı, yoksa çay saati geldi, geriye kaçıp maviş Ege denizine karşı misk gibi Seylan çayı mı içmeli? Anlaşılan bu kısa tereddüt ânından sonra karara varıyor ve bu sefer bilatereddüt (tereddüt etmeden) çay saatine yetişmek için geriye kaçıyorlar."Türkler de geri gelip eski mevzilerini işgal ediyorlar." İşte Vahidettincilerin askeri
Otoritesi Mısıroğlu'na göre, o ünlü Conkbayırı muharebesinin aslı buymuş. G Mısıroğlu, bir de tanık gösteriyor: Yüzbaşı Armstrong! Bu yazar, 'olayı şöyle izah ediyormuş':
"ingiliz kıtaları (!) Koca Çemen Boğol noktasını (?) süngü hücumu ile zaptettiler ve Türkleri sırtın öbür tarafına attılar. Fakat müthiş bir hata neticesi, İngiliz Donanması, ateşini bizzat kendisine (!) tevcih etti. Büyük zayiata sebebiyet vererek199 onları geri çekilmeye mecbur etti." Metnin aslı böyle değil. Doğrusunu göreceğiz. Zaten kâğıttan bir ordu mu ki bu, 6 mermi yiyince çözülüp kaçsın? Cepheye yayılmış ve hedefe yaklaşmış dört tugay,200 s,ırf 6 mermi yüzünden geri çekilir mi? Bakalım Armstrong, bu sahneyi böyle mi anlatmış? Yoksa Mısıroğlu, Armstrong'un yazdıklarını değiştirerek mi aktarıyor? Armstrong'un ne yazdığını görelim:
[9 Ağustos günü] Conkbayırı ve Kocaçimen için muharebeler, bir aşağı bir yukarı devam ederken, kâh bir taraf, kâh öteki taraf, birbirine üstünlük kuruyor.En yakın Boğaz sahili 7 km. uzakta.
25 Nisan günü öğleden sonra, 27.Türk Alayı da kendi topçusunun ateşi
altında kalmıştır. (2.Kitap, s.115) Gerçek askerler bu gibi aksilikleri, savaşın sayısız cilvelerinden biri sayıp mesele yapmıyorlar. Kayıp sayısı, R.R.James'e göre '100'den fazla' (s.409), Allanson'a göre '150' (Allanson'un raporundan aktaran C.Conk, s.61), ingiliz Resmi Tarihi'ne göre ise '200'den fazladır' (BTTD, 25. sayı, s.50). Armstrong'un ve Mısıroğiu'nun büyüttükleri kayıp bu kadar. ingiliz resmi tarihi, BTTD, s.59, Sayı 26/ Nisan 1987. 201) Bilindiği gibi 9 Ağustosta M.Kemal, Anafartalar kesiminde, 1 .Anafartalar Savaşı'nı yönetiyordu.
Türkler, İngilizleri Kocaçimen'den biraz aşağıya sürmeye muvaffak olmuştu. Öte yanda, Hintli (Gurkha) ve İngiliz askerlerinden müteşekkil bir kol, süngü takarak boyuna hücum etmiş, burada bulunan Türkleri önlerine katarak kovalamaya başlamıştı. Fakat İngiliz donanmasının büyük topları, yanlışlıkla bunların üzerine ateş açmış, kendi adamlarına ağır (!) zayiat verdirerek, geri çekilmeye mecbur etmişti. Bir başka köşede,
yeni Zelandalılar, Conkbayırı sırtlarında, biraz daha yukarı (?) çekilmişti. Buradan Türk hatlarını yan ateşine alıyorlardı. Türklerin yaptığı karşı taarruz muvaffak olamamış, bunları geri atamamıştı.
..M.Kemal'e telefon ettiler.. M.Kemal telefonda, 'Merak etmeyin!' diye bağırdı, sesi gayet soğukkanlı, cesaret verici idi, 'Ben, Anafarta önünde işleri düzene sokana kadar, yirmi dört
Saat dayanın. Hemen geleceğim, işler yoluna girecek, göreceksiniz.' Akşam sekizde, M.Kemal Conkbayırı'na dönmüştü.. O gece hazırlık yaptı.. Siperleri tıka basa askerle doldurdu. Birbirlerine yakın olmak, cesaretlerini
artırmıştı. Kendisi de aralarında dolaşıyor, konuşarak, gülüşerek, onlara cesaret veriyordu.. [10 Ağustos] sabaha karşı M.Kemal ön siperlere geldi. İngilizler onu açıkta görünce ateş ettiler. Kurşunlardan biri göğsüne geldi fakat saatinin üstünden sekerek, ona dokunmadı.. Elini kaldırıp ileri doğru atıldı. Bütün Türk piyadesi de, korkunç naralar atarak, peşinden geliyordu. Pırıl pırıl yanan süngü dalgasına dayanmak imkânı yoktu. İki İngiliz taburunu ezip geçtiler.. Şafak sökerken Türkler, sahildeydiler. Conkbayırını temizlemişler, vaziyeti kurtarmışlardı." (Armstrong, Bozkurt, Peyami Safa çevirisi, s.59-61. Gül Çağalı Güven'in yeni çevirisi, s.52-54) Armstrong dahi, savaşları da, savaş mekânlarını da, altı mermi olayının geçtiği gün ile M.Kemal'in yönettiği Conkbayırı süngü hücumunun günlerini de, birbirinden ayırıyor, Türk zaferini de altı mermi yiyen bir düşman kolunun geri çekilmesine bağlamıyor.
Mısıroğlu'nun çarpıtması bu
kadarla kalmıyor. Dahası var..."
"Mısıroğlu, İngiliz gazetecisi Ashmet -Barlett'in, kitabında şöyle yazdığını daiddia ediyor:
"Sarıbayır'ın ingilizler tarafından tahliyesine (boşaltılmasına) İngiliz donanmasının ateşi sebep oldu, bu husus İngiliz Genelkurmayı raporlarında zikredilmiştir." (Lozan, 1.C., s.161)
Mısıroğlu, bu cümleyi, Ashmet-Barlett'in kitabının 212. sayfasından aldığını söylüyor ama inanmak çok zor; çünkü kendisi, ilgisiz sayfalara, var olmayan bilgilere dekoratif göndermeler yapmaktan, asıl metinleri işine geldiği gibideğişti-202) Armstrong sonra şöyle devam ediyor: "...Türklere zaferi kazandıran ve yarımada ile İstanbul'u kurtaran, eldeki bu bir avuç asker ile M.Kemal'in olağanüstü kişiliği olmuştur." (Gül Çağalı Güven'in çev. s.54)
Adı geçen gazeteci, sıcağı sıcağına, 13 Eylül 1915 günlü Times gazetesinde yayımlanan yazısında, Sarıbayır'ın boşaltılmasının sebebinin, 10 Ağustos günkü olağanüstü Türk hücumu olduğunu yazıyor. Ne altı mermiden
söz ediyor, ne Türk başarısını 9 Ağustos'taki altı mermi olayına bağlayacak kadar komik oluyor. Ashmet-Barlett'in yazısını özet olarak aktarıyorum:
"Bu muharebe, devler memleketinde bir devler muharebesi idi. 10 Ağustos sabahı Türkler, fecirle beraber son derece şiddetli bir saldırışla süngü hücumu yaptılar. Hayatlarını hiçe sayan ve ölümle alay edercesine yapılan bu hücum karşısında birliklerimiz sırtın eteklerine doğru çekilmek zorunda kaldılar... Bu bölgenin değer ve önemini takdir eden Türkler, bugün kuşkusuz pek büyük cesaret ve yiğitlikle savaştılar. Conkbayırı'nı bize kaptırmamaya çalıştılar ve başardılar." (3. Kitap, s.609)203
İkinci tanık da, Conkbayırı hücumunu 'devler savaşı' diye niteleyip övüyor. Buna karşılık Mısıroğlu, bir gün önce geçen sıradan bir olayı, İngiliz yenilgisinin sebebi olarak göstermek, Anafartalar ve Conkbayırı'nda elde edilen başarıları küçültmek için çabalayıp duruyor.
Üstelik Allanson'un taburu da, mevzilerini boşaltıp geri kaçmamış, '100 metre kadar açıldıktan sonra1 yine Besim Tepe'nin güney zirvesine geri dönmüş ve geceye kadar beklemiş, gece de yerini yeni bir birliğe bırakmıştır. (Allanson'un raporu, R.R.James, Gelibolu Harekâtı, 409; General Hamilton'un raporu, aktaran
C.Gonk, s.55; A.Moorehead, Çanakkale Geçilmez, s.381, 390) Söz konusu tabur, mevziini bırakıp geri çekilmiş bile olsaydı, bunun Türkler açısından fazla bir
önemi olmazdı; çünkü Conkbayırı çevresinde, bildiğimiz gibi 4 İngiliz tugayı (20 tabur) daha bulunuyordu."
Daha devamı var...
Atatürk'ü başarısız göstermek için herif koskoca zaferi neredeyse İngiliz topçularının yanlışlıkla 200 civarı askerini vurmasına bağlayacak...Olum bir karar verin ama gökten inen melekler mi kazandırdı,İngiliz Ordusu yanlışlıkla kendi askerlerini vurarak mı kazandık...
Bu arada Fesli Kadir aynı zamanda İngiliz hayranıymış,hatta İngilizler gibi oda Almanları gram sevmezmiş.
Ben Fesli'nin Atatürk'e saldırmak için İngilizler ile hatta istihbaratı ile birlikte çalıştığına kesin gözü ile bakıyorum zaten,